• CHP Güçlü Bir 'Baba Ocağı' Olacaktır
      Gürsel Tekin: "Öncelikli görevimiz, Cumhuriyet Halk Partisi'nde ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, kardeşlik hukukuyla Baba Ocağında herkesi bir araya getirmektir. CHP güçlü bir Baba Ocağı olacaktır."
    • CHP Güçlü Bir 'Baba Ocağı' Olacaktır
      06.11.2025 - 13:56 | Güncelleme:06.11.2025 - 13:56
      Ece KIRDUDU

      Nuh Mehmet Deniz: Efendim biraz daha CHP içerisine dönmek istiyorum. O konuya dönmeden önce bir tek sorum olacak. Önümüzdeki günlerde siyaset ne getirir ne götürür bilemeyiz ama CHP'nin başına veya Cumhurbaşkanı aday olarak çıkmaya niyetiniz var mı?

      Gürsel Tekin: Yok, oradan yoktan başlayarak gelelim. Şimdi biz arkadaşlarımıza Allah adına önce doğru söyleyeyim. Son bir buçuk yıldır Cumhuriyet Halk Partisi'nde maalesef olumsuz bir tartışma vardı. İşte İstanbul İl Kongresi tartışması, Büyük Kurultay tartışması, işte delege meselesi, delege değişimleri falan bunlar yani bunların hiçbirisinde bizim bir dahlimiz yok. Benimle birlikte iki arkadaşım. Günün sonunda mahkeme oldu ve mahkeme uzun süre televizyonlarda, gazetelerde tartışma konusu oldu.  Mahkeme bir karar vermek zorunda kaldı. Mahkeme yani bu davayı açanlar CHP'liler. Davalı olanlar CHP'liler. Yani kardeşler arasındaki hani şirketlerde olur ya kardeşler arasındaki bir sorun. Bu kardeşler arasındaki bu sorunu çözümü için hâkim karar verdi. Halen böyle namuslu hakimler de varmış. Hâkim demiş ki bize tarafsız olabilecek bir çağrı heyeti listesini verin.

      Nuh Mehmet Deniz: Çağrı heyetiyle kayyum arasındaki fark nedir? vatandaş da anlamak istiyor, birileri de ısrarla başka taraflara çekiyor. Bunu siz çok net anlatırsanız daha doğru olacak. Mesela kayyum olsaydınız ne olacaktı çağrı heyeti ne oluyor?

      Gürsel Tekin: Çok net söylediniz aslında. Kardeşler arasında bir problem var. Bu problemi çözmek üzere tarafsız olalım. E ne yaparız dedik. Böyleyse, bir sorun varsa partinin kurumsal kimliği herhangi bir sorunla karşı karşıya kalmaması için biz de bunu kabul ettik. Sonra iki üç gün bir şey yok. Dördüncü gün bir şey yok. Beşinci altıncı gün uzlaşı arıyoruz belli bir noktaya getirelim. Buraya geldiğimiz günden itibaren bir düğmeye basıldı. Aklınıza gelebilecek çünkü tamamını şimdi çıkarıyoruz bakıyoruz. Hani CHP'liyse evet al şimdi mesela Sayın Önder Savcı, Sayın Yılmaz Ateş, Sayın Aziz Koçoğlu ne bileyim aklınıza gelebilecek Cumhuriyet Halk Parti'nin köklü isimleri. Ya bunları ne düşünüyor? Bunların herhangi bir eleştirisi yok. Eleştiriye bakıyorum işte sonradan CHP'ye dahil olmuş ya da başka kanallarla CHP'ye gelmiş insanlar eleştiriyor. Sonra bir baktım Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Rusya'ya kadar bir sosyal medya saldırısı altındayız. Yani şimdi biz bunu nereden görüyoruz? İşte hukukçu arkadaşlarımız çalışıyor, biz çalışıyoruz. Nedir? Kimdir bunlar? Ya işte Hindistanlıların benimle ne işi olabilir kardeşim? Yani hiç yüzümü görmemiş Hindistanlı oradan, Hindistan’dan atıyor tutuyor. Makine Hindistan'da isim burada. Adı Ahmet, Mehmet. Önce bizi yıldırtmak istediler. Psikolojik baskılara iki arkadaşımız dayanamadı. Arkadaşlarımıza dedik güçlü bir suç ortaklığı örgütüyle karşı karşıyayız kardeşim. Var mıyız dirence? Arkadaşlarımızda ölümüne varız dediler. Söz konusu Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurumsal kimliğini muhafaza etmekse gerisi bizim için teferruattır dedik. Ve şimdi görüyoruz.

      CHP'yle yakında uzakta ilgisi var mı? Yok. Çok büyük bir şeyle karşı karşıya kaldık ve biz sabırla işimizi götürmeye devam ettik, devam edeceğiz. Kayyım ne demektir? Kayyım Esenyurt Belediyesi demektir. Kayyım Şişli Belediyesi demektir. Yani kapısının önüne geçemezsiniz. Biz buraya geldik. Kayyım olsa bu binanın önüne bile geçemezsiniz demektir. Biz hala karar defteri alamadığımız için kendi karar defterimizi kendimiz gittik aldık. Aman arkadaşlarımızla bir polemik içine girmeyelim diye. Hesapları bile alamadık. Araç gereklileri bile alamadık. Ne kayyımı bu ya? Burada kayyım cümlesini bulsunlar kendimi köprüden atacağım. Şerefiniz, hasiyetiniz, namusunuz yok mu ya? Oraya kayyım diye yazıyorsunuz. Bakın CHP'lilik başka bir şeydir. Sayın Önder Savla karşılıklı mücadele etmemize rağmen çıktı o bize saldıran kirli televizyondakilerin gözlerinin içine bakarak dedi ki bunlar çağrı heyetidir dedi. Yanlış söylüyorsunuz. Kayyım değildir. Utanmadınız mı ya? Yani insanlar şahsiyetini parayla pulla satar mı ya? Bu farkı özellikle ortaya koymamaya çalışan bir grup var. Bu gruplar CHP'de ne menfaat elde ediyor? Şöyle bu gruplara baktığımızda bu grupların 14 tanesi haber sitesi. Bunun 3-4 tanesi televizyon. Bunlar hepsi bizde tespitli ama şu anda bize düşmüyor bu. Sonra çok büyük sosyal medya grupları. Ya çeşitli ülkelerde kurulmuş, çeşitli farklı siyasi grupların dahil olduğu. Ya neye uğradığımızı şaşırdık. Allah Allah.  Neyin nesidir kardeşim böyle bir şey olur mu? Yani efendim işte AKP yargısıymış. Hiçbir yargıcın yüzünü bile görmüş değiliz. Bizim muhatabımız kim? Bizim muhatabımız davayı açan Cumhuriyet Halk Partili kurultay delegeleri. Bizi öneren bu arkadaşlarımız. Yani kirlenmişlik öyle bir boyutta ki. Ama gerçekler gün yüzüne çıkacaktır. Hiç kimse merak etmesin. Bizim veremeyeceğimiz hiçbir hesap yok. Biz burada namusumuzla, hasiyetimizle görevimizi yapacağız. En iyi şekilde görevimizi yapmak zorundayız. Yani konuşacağım öyle şeyler var ki partinin kurultay kimliğine olan saygımdan dolayı yutkunarak konuşuyorum. Mesela siz gazetecisiniz, ben sizin aracılığınızla çağrıda bulunuyorum. Diyorum ki ya alın beni yayınınıza, aklınıza ne geliyorsa onu sorun. Tam 45 gündür, 50 gündür 3 tane televizyonda programa katılmak için haber bekliyorum. Neden çağırmazlar mesela? Ya ne güzel geliyorum, bütün paralı adamlarınızı gazetecilerinizle çağrın, en keskin sorularınıza sorsun. Niye? Neden? Hani ne diyorsunuz siz? Biz Türkiye'de özgür medyayız. Yok ya. NOW TV size çağrıda bulunuyorum. Sözcü TV size çağrıda bulunuyorum. Halk TV size çağrıda bulunuyorum. Birazcık yüreğimiz varsa çıkarın beni anlatayım kardeşim. Siz çağırmasanız da size rağmen sizin ekranlarınıza çıkacağım ben. Bunun müjdesini veriyorum. Hukuksal hakkımı kullanacağım. Hukuksal hakkım ne demektir biliyor musun? Tabii ki o hakkınız var. Başvuru yaptım çıkacağım. Size rağmen çıkacağım. Gözlerinizin içine bakarak ne halt işlediğinizi size söyleyeceğim. Utancınızdan çıkaramıyorsunuz. Evet, utandıracağım sizi. Ya şuraya baksana arkadaş, şu üç tane adam. Ne buldunuz bizde ya? Bizim suçumuz, günahımız, hırsızlık, arsızlık, üçkağıtçılığın içinde olmamak mıdır ya? Bu mudur televizyonculuğunuz? Bu mudur gazeteciliğiniz sizin? Çıkarın, sorun. Sorun gözlerinizin içine bakarak anlatacağım. Çünkü o cesaretiniz yok. Patronlarınız size o izni vermeyecek. Ama size rağmen çıkacağız. Ya kardeşim şimdi mesela, hani şuna emin olun, şerefimle yemin ediyorum, ne bileyim, Vahap Seçer bizi eleştirse, Aziz Kocaoğlu bizi eleştirse, Yılmaz Ateş bizi eleştirse, ne bileyim Eşref Erdem bizi eleştirse falan, abilerimizdir deriz, geçiştiririz. Az da onlara saygısızlık yapmayız yaptırmayız. Aziz İhsan'ın iş ortaklarını çıkarıyorsunuz ekrana, bize hakaret ediyorlar. Aziz İhsan'ın arkadaşlarına ortaklarını çıkardılar. Ve bize ne dediler biliyor musunuz? Namussuz dediler bize. Kimin namussuz olduğunu, kinin namuslu olduğunu kanıtlayacağız. Onu çıkarıyorsun, ona o lafı söyletiyorsun. E bizim de söz hakkımızı kullandırın kardeşim. Hayır. Niye kullandıramıyorsunuz? Birinci görevi bu, ya tarafsız olmak zorunda. Ya tarafsızlıkları yok zaten, öyle bir çamur duruma düşmüşler ki. Hiç kimse öyle tarafsızlıktan bahsetmesin. Türk medyasının tamamı kirlilik içinde. Hiç kimse kusuruma bakmasın. İmar çetesinin içinde çıkıyorlar. Beton lobisinin içinde çıkıyorlar. Ondan sonra gazeteciymişsin. Kusura bakmayın tabi siz elbette istisnalardansınız. Mesleğini adam gibi yapanlar istisna kaldınız. Çok. Ya bu nedir kardeşim? Yani Aziz İsa'nın iş ortağını çıkarıyorsunuz. Bana orada namussuz diyecek. Arkadaşlarımıza namussuz diyecekler. Sonra bize ekranlarınıza çıkarmıyorsunuz. Yok ya. Çıkacağım kardeşim. Size rağmen sizin ekranlarınıza çıkacağım.

       

      Nuh Mehmet Deniz: İBB'de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde ve diğer birçok belediye de Aziz İhsan Aktaş vakası diye bir vaka var. Aktaş Türkiye'de birçok kuruma, birçok belediyeye işler yapmış. Aziz İhsan Aktaş'la ilgili soruşturma ağırlık olarak CHP'de ve CHP'liler üzerinden yapılmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

      Gürsel Tekin: Şimdi öncelikle şunu söyleyeyim. Aziz İhsan Aktaş çok enteresan bir yapıya sahip. Devletin birçok kurumuyla da çalışmış. AK Partili belediyelerle de çalışmış. MHP'lilerle de çalışmış. Ama CHP'lilerle ilgili soruşturma var. Şimdi önce şunu söyleyeyim. Yani bu tabii sanki Türkiye'de bir tane Aziz İhsanlar varmış. Binlerce Aziz İhsan var. Ya Türkiye her gün bu saatte bile Türkiye soyuluyor kardeşim. Bütün kurumlara gidin. Ya şöyle bir şey olabilir mi? Hepimiz işte sözde bunlar yazar, çizer, gazeteci falan filan. Bir ülkenin bakanları ihale alır mı? Bir ülkenin bakanlarının çocukları ihale alır mı? Bir ülkenin milletvekillerinin yüzde on ikisi müteahhit olur mu? Müteahhitlik yaparsınız itiraz etmiyorum. Ama devlette müteahhitlik yapamazsınız. Devletin arsalarını çoluğunuza çocuğunuza alamazsınız. Ya düşün. Aylardır Sayın Mehmet Şimşek’e çağrıda bulundum. Sayın Şimşek’e. Elbette devletine ihtiyacı olur. Hazine yerini de satarsınız. Milli emlağın yerinde satarsınız. Kime sattınız kardeşim? Nedir bu? Devlet sırrı mı ya? Açıklayın görelim. Siyasetin bu kadar çamurun içinde olduğu yerde basının medyanın ondan muaf olması düşünebilir mi? Tövbe estağfurullah. Tövbe estağfurullah. Şimdi bu imar çetesi dediği çoğunlukla patronlarına bak hepsi müteahhit. Müteahhit olamaz. Olur. Ama devletin yerini alamazsınız kardeşim. Devletin arsasını kapattık sonra orada imar uygulamalarıyla yalılara villalara çeviremezsiniz. Gürsel Tekin size teslim olmaz. Ağababalarınıza teslim olmamışız ya. Ağababalarınıza teslim olmadığınız yerde siz bizi nasıl teslim alacaksınız? Bugün efendim Aziz İhsan Aktaş soruşturuldu. Aziz'e gelince de anlattı. Şimdi Aziz şu anda deşifre olan bir kişi. Türkiye'de binlerce Aziz var. Kurumların tamamında bu sıkıntılar sorunlar var. Bu sorunların tamamının Gerçekten 2018 yılında çok kudretli, çok namuslu geçmiş dönemde de AK Parti'de olmuş, sonra listeye alınmamış. 2018 yılında Sayıştay Başkan vekilliği yapmış. Olağanüstü bir çalışma yapmış. Bakanlıklarda, belediyelerde nerede varsa hepsini rapora yazmış. Sonra görevden el çektirdiler. Şimdi onun gibi insanları çağıracaksınız. Hakkaniyetli bir şekilde ihalelere dahil olmak üzere, imar uygulamalara dahil olmak üzere incelenmeli. Bu Türkiye’de temiz ellere ihtiyacı var. Bir temiz eller operasyonu olacaksa bu işin içinden böyle çıkabiliriz. Aksi takdirde bu sistem, bu yolsuzluk devam ettiği sürece hiçbirimiz derin yoksulluktan kurtulma şansımız yoktur. Yani arkadaş, bir bakıyorsun en hassas kurumlarda yolsuzluk çıkıyor. Ya Merkez Bankası Başkanvekili yaptığın adam kim? Ya Merkez Bankasının bastığı TL'nin üstünde imzan olacak, rüşvet alacaksın. Allah belanızı versin. Şimdi durum böyle olunca, bakıyorum biraz önce anlattım. Ya Diyanet İşleri hepimizin. Çok kıymetli bir şekilde muhafaza etmemiz gereken kurum, Allah'ın emrini satıyorsun. Merkez Bankası'ndaki imza atan cebimizde taşıdığımız paranın imza sahibi rüşvet alıyor, yolsuzluk yapıyor. Ya maşallah kardeşim trilyoner diyorsun. Kimsenin trilyonlarının peşinde değiliz. Eğer çocuklarınız YouTube icat etmişse Allah daha çok versin. Ama devleti soyarak olur mu ya? Devleti soyanlar kimse, üçümüzün düşmanıdır.


       

      Nuh Mehmet Deniz: Daha önce bir parti kurma düşünceniz olduğunu söylemiştiniz. Bu anlamda bu parti kurmaya eyleminiz devam edecek mi? Bir de kulislerde, Ankara’da Baba Ocağı diye bir yapılanmadan bahsediliyor. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun içerisinde olduğu bir yapı. Yeni bir parti oluşumu içerisinde olacak mısınız?

      Gürsel Tekin: Öncelikle şunu söyleyeyim. Daha önceki bizim yapmış olduğumuz çalışmalarda bunu defalarca kamuoyuna da yansıttık. Seçmen %40'ı mevcut partilere maalesef partilere iletişim kuramadığı için beğenmiyor. %40 yani. Dünyanın hiçbir yerinde bu taşınabilir bir durum değil. Yani bugün en yüksek parti %25-30'sa Kararsızlar Partisi %40'sa bu çok büyük bir şeydir. Burada bu sorunu çözümü konusunda yeni bir arayışa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. O konuda bir şeyim yok. Ama bugün bizim görevimiz partimizin Baba Ocağı sloganı bize aittir. Yani yıllardır ve kaldı ki Baba Hoca'ndaki 2007-2008 yılında ilk kampanyayı biz başlattık. CHP üye oğlunun çözümü parçası olup yüz binlerce partiye üye yaptık. Öncelikli görevimiz, Cumhuriyet Halk Partisi'nde ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, kardeşlik hukukuyla Baba Ocağında herkesi bir araya getirmektir. CHP güçlü bir Baba Ocağı olacaktır.

      Yorum Yazın

      Yorum yazarak topluluk kurallarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Son Saat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.