• Anayasa Değişikliğine Gerek Yok
      CHP İstanbul Çağrı Heyeti Başkanı Gürsel Tekin, son günlerdeki anayasa değişikliği üzerine ifadelerde bulundu.
    • Anayasa Değişikliğine Gerek Yok
      05.11.2025 - 13:44 | Güncelleme:05.11.2025 - 13:44
      NUH MEHMET DENİZ

      Nuh Mehmet Deniz: Efendim, sığınabileceğimiz yer kalmadı dediniz, o konuda %100 haklısınız. MİT'in bir açıklaması vardı bundan 2 ay önce. Türkiye'nin 81 vilayetinde sığınaklar inşa edeceğiz diye. Bu konuda çok ciddi bir açıklama yapılmadı, çok yorum yapılmadı. Siz bunu neye yorumlarsınız?

      Gürsel Tekin: Ya tabi bu bir güvenlik nedeniyse bilmedim yani bilmiyorum. Bir güvenlik nedeniyse başka bir şey söyleyeceğim. Çünkü bu deprem için ya da deprem için tedbir alınacak bir şey değil. Sığınak sadece savaş alanına ihtiyaç duyulan. Ama ben Türkiye'nin çok şükür böyle bir güvenlik sorununa inanmıyorum. Türkiye bu coğrafyada çok kudretli bir ülkedir. Ve çok kritik bir coğrafyada. Bir tarafta Rusya, bir tarafta Avrupa, bir tarafta Orta Doğu, Asya. Yani herkesin Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiye'nin en büyük sorunu iç meselesi. Dışarıdan hiç güç, bizi alt edemez. Ama içeride bu derin yoksulluk önümüzdeki günlerde bir güvenlik sorunu haline dönebilir.

      Nuh Mehmet Deniz: Son günlerden terörsüz Türkiye süreci içerisinde özellikle sosyal medyada ve bazı basın organlarında ısrarla Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili negatif konuşmak neredeyse moda oldu. Bununla birlikte de laiklik karşıtlığı sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Bu işin bir tarafı da Apo denen Müptezele Sayın demenin bu çözüm sürecine etkisi nedir.  CHP bu konuda nasıl bir tavır almalı?

      Gürsel Tekin: Tabii öncelikle şunu söyleyeyim. Yani çok kritik bir dönem geçiriyoruz. Bir tarafta Orta Doğu yangın yerine dönmüş büyük sorunlar var. Bu sorunlar öyle kendiliğinden çok kısa süre içerisinde oluşmuş sorunlar değil. 90'lı yıllardan itibaren parça parça Amerika, İsrail için bir saha temizliğinin yapıldığını bize gösterdi. İşte bir tarafta İsrail'in orada bu gidişatını durdurabilecek hangi ülke varsa bunların hepsi yıkılmış. Örneğin işte bunun Irak'ından, Libya'sından, Suriye'sinden bilmem nesine kadar. Şimdi öyle bir kritik sürece geldi ki bu süreçte Türkiye Orta Doğu'da mutlaka ana aktör olmak zorunda. Keşke bu duruma gelmeden önce müdahale edebilseydik. Yani Orta Doğu'daki bu değişinin 20 yıl, 30 yıl önceki bu gelebilecek tehlikenin o günün önüne geçebilseydik durum daha farklı olurdu. Ama bugün bizim çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yapmak zorundayız. Mesela Amerika'nın Şara için, yani bugün işte Suriye Cumhurbaşkanı için 10 milyon dolar kellesi için para ödülü koymuştu. Terör örgütü lideriydi. Bir tek kalemle işi bitirdi. Yani ülkeler zaman zaman çıkarları doğrultusunda, yani ülkenin çıkarları onu gerektiriyorsa hiç arkasına bakmaz. Şimdi önümüzdeki süreçte Orta Doğu'da kudretli bir ülke haline geleceksek Libya'daki gelişmeler, Suriye'deki gelişmeler, Irak'taki gelişmeler bunlara kayıtsız kalmamız mümkün değil. Hatta buralara kayıtsız kalırsak aktif bir tehlikeye sokarız. Yani bugün Sayın Bahçeli'nin Kıbrıs uyarısı öyle havada bir uyarı değil yani. Ciddi bir uyarıdır. Çünkü oradaki çokça arsa el değişimi, işte tapu değişimleri önümüzdeki günlerde bize başka şey gösteriyor. Üçüncüsü, Amerika'nın şu anda en büyük yerleşik alanı neresi? Yunanistan. Flaş TV ile Yunanistan’a gittim. Dedeağaç. Dedeağaç. Askeri bölgeleri görmeye gittiğimizde güvenlik nedeniyle izin vermediler ama yaklaştık. Devasa bir üst haline gelmiş. Bizim incirlik hikâye. Şimdi bu kendiliğinde olan bir şey değil. Bu aynı zamanda önümüzdeki süreçte Akdeniz'deki yeni yaklaşım, Asya'daki yeni yaklaşımın ana merkezi haline gelmiş orası. Çünkü bizim buralarda daha kudretli olmamız gerekiyor. Bunun için bir devlet projesi vardır ama içeriğinin ne olup olmadığını doğrusu biz de bilmediğimiz için o konuda ben çok karşıt bir durumda değilim.

      Nuh Mehmet Deniz: Bu noktada Amerika Birleşik Devletleri Ankara Büyükelçisi Sayın Barak şöyle bir laf etti. Dedi ki “Türkiye için en iyisi Osmanlı milletler sistemini tekrar hayata geçirmesi gerekiyor” diye. Sayın Barak aynı zamanda Suriye özel temsilcisi. Burada iki tane sorum olacak. Bir büyükelçinin Türkiye'ye rol biçmesi gibi bir hadsizliğe ciddi bir tepki verilmedi, siyasette verilmedi onu gördü. İkincisi, böyle bir rol biçilmesine sebep olan gelişmeler nedir sizce?

      Gürsel Tekin: Çok haklısın. Mesela ben de çok rahatsız oldum sadece hükümet değil muhalefet de rahatsız olmalıydı. Sanki sıradan biri bu cümleleri kullanıyormuş gibi algılandı. Hayır bu aynı zamanda işte büyükelçi gibi gözükse de Ortadoğu’da da ciddi fonksiyonu olan bir kişiden bahsediyoruz. Doğrusu tabii ki bu laflar kabul edilebilir değildir. İktidarda muhalefet de bu konuda rahatsız olması lazımdır. Çok hadsizce laflardır. Türkiye'nin cumhuriyetinin rejim sistem değişikliğini size öneriyor. Yani bu böyle hani sıradan bir laf falan değil. Bunu kabul etmek mümkün değildir. En azından muhalefetin buna cevap vermesi gerekir diye düşünüyorum.

      Nuh Mehmet Deniz: Biraz iç siyasette ile ilgili bir sorum olacak. Bu yeni çözüm süreci denilen veya Terörsüz Türkiye sürecinden çeşitli söyleşeler var. İşte ana dilde eğitim, ondan sonra ademi merkeziyetçi değil de yerel yönetimlerin daha güçlendirilmesi gibi konularda. Şunu sormak istiyorum, bu çözüm süreci denen sürecin doğru yönetildiğine inanıyor musunuz? Bir. Gerçekten Türkiye'de ikinci bir ana dil uygulanması mümkün mü, doğru mu?

      Gürsel Tekin: Evet. Önce şunu söyleyeyim, biraz önce tamamlayamadık nedir çözüm öneriniz. Bu meseleler aynı zamanda ekonomiyi de çok yakinen, ilgilendiren meselelerdir. Burada üç tane şey ortaya. Bir, özgürlükler. İki, hukuk. Üç, şeffaflık. Yani özgürlüklerde herkes kendini ifade eder, bir şey yapmanıza gerek yok yani. Bunlar böyle, bunun içinde bir anayasa değişikliğine de gerek yok. Şimdi son günlerde bir anayasa tartışması var. Bu anayasa tartışması, parlamentonun bu kadar derdest edildiği, paramparça olduğu bir yerde bir anayasa değişikliğini yapmak, Türkiye açısından büyük bir tehlike olur. Öncelikle onu söylüyorum. Ancak yeni bir seçim döneminde yeni bir anayasa tartışması olabilir. Yani neredeyse milletvekillerin yüzde 15-20'si sürekli rink ettik. Futbol takımlarındaki gibi transferler. Böyle bir parlamentoda, yani zaten atamalı tayinli sistemde seçilen milletvekilleri partiler arasındaki bu rinkle bir yeni anayasa yapmak çok tehlikeli. Üç şeye bakacaksınız. Özgürlük, demokrasi, hukuk. Bu üçünü işlettiğiniz zaman çok rahatlıkla, asgari şu andaki önümüzdeki sıkıntıların hepsini çok kolay bir şekilde çözebilirsiniz. Tabii ben 2022 yılında, her demokratın kullanıcı bir cümleden dolayı 22 gün ti ti oldum. Ya kardeşim seçime giren her siyasi parti kabinede yer alabilir. Kadın gazeteci arkadaşım sordu. HDP’de bakanlık alabilir dedik. Vallahi neye uğradığımı şaşırdım. Allah Allah yani ben bakan dağıtan mekanizmanın başında değilim. Şimdi oradan öyle bir yere geldik ki işte mesela çözüm süreci gibi bir şeye geldik. Hatta Sayın Bahçeli'nin konuşmasını izlerken Allah Allah şaşırdım dedim. Yani biz sıradan bir laftan dolayı bu kadar linç edildik. Şimdi bu Orta Doğu'da biz keşke bu meselelerimizi çok önce çözebilseydik. Yani genelde böyle bir hastalığımız var. Bırakıyoruz ve öyle bir sorunlarla karşılaşıyoruz ki Orta Doğu'da, Asya'da bilmem şurada burada.Sonra zorunlu olarak çözmek zorunda kalıyoruz. Türkiye'de Kürt meselesi çok kolay çözülür. Hiçbir sıkıntı olmaz. Ama Ortadoğu'da o kadar denklemler var ki. İran'ın apayrı bir sorunu var. Rusya'nın apayrı bir sorunu var. Amerika'nın, İsrail'in. Şimdi bütün bu denklemde sizin Ortadoğu coğrafyasındaki hem Kürt kardeşlerinizi hem bizim orada en önemlisi Türkmen kardeşlerimizi muhafaza edebilecek, kudretli hale getirebilecek yeni bir politikaya ihtiyacımız var. Yerinde muhafaza edeceğimiz ve mutlu edeceğimiz.

      Tabii. Birincisi şu, bir kere nasıl olmuşsa. Çünkü ben de gittim, görüşmeler yaptım o derneklerle. Alevi kardeşlerimizi, Sünni kardeşlerimizi birbirine çatışır hale getirilmiş yüzyıllardır. Yani Türkmenlere bakıyoruz, Alevi Türkmenler, Sünni Türkmenler. Şimdi bu bütün bunları ancak Türkiye gibi, yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, o Cumhuriyet'in ilk kuruluşunda inşa ettiği o yöntemle, bütün bu mekanizmayı bizim sağlıklı işletmemiz lazım. Çok kolay değildir. Öyle bir hale gelmiş ki. 27 tane terör örgütünden bahsediyoruz. 27 farklı, işte çeşitli örgütlerin orada kendisini muhafaza ettiği, anayasasının olmadığı, özgürlüklerin olmadığı, hukukun olmadığı bir coğrafyadan bahsediyoruz. Türkiye'nin kudretli ile inşa etmek mümkün. Buraları çözebilecek sadece biziz. Çözümde de bir sıkıntı olacağını zannediyoruz. Son günlerde Kerkük'te benzer bir vakayla karşı karşıyayız. İşte Barzani grubu Kerkük bizimdir diyor, fakat Kerkük'ün demografisi çok farklı. Kerkük kadim bir Türk şehridir. Tabii bakıldığı zaman Halep'te de benzer sıkıntı var. Türkiye bunu nasıl yönetir ya da nasıl bir çözüm bulur bilemem. Biraz önce söylediğiniz gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaptığı çalışmalar aslında bunu belli bir noktaya getirmişti. Şimdi tekrar vazgeçmek gibi bir duruma inşallah girilmez diye düşünüyorum.  Kimsenin de kudreti yetmez.

      Yorum Yazın

      Yorum yazarak topluluk kurallarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Son Saat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.