Bu sabah Yiğitle birlikte Akyazı'daki bir "BİM" mağazasına gittik. Yiğit peynirlere bakarken ben de ona "Şuradan kendime bir parfüm bakayım" dedim ve sonra da espri olsun diye ilave ettim "Saatlerimizi ayarlayalım, kasada buluşuruz..."
...
İstanbul'dayken mavi kapaklı bir parfüm almıştım. Kokusu da hoşuma gitmişti. Fiyatı da uygun olunca birkaç BİM mağazasına bakmış ve tekrardan bulamamıştım. "Belki burada bulurum" inancıyla BİM'in parfümeri reyonuna yöneldim. Fakat burada da yoktu. Belki de bu peşinde olduğum parfüm, bir parti malıydı ve bitmişti. Tabii hâl böyle olunca, yapacak bir şeyim kalmamış, kasanın başında Yiğit'i beklemeye başlamıştım. İçerideki BİM çalışanı benim kasaya geçtiğimi görünce, elindeki işi bıraktı ve seri bir hareketle kasanın başına geçti. Mağaza bomboştu. Ve bu arada Yiğit peynirlere bakmaya devam ediyordu.
...
Ben, beni bekleyen kasiyerle göz göze gelince "Arkadaşım peynirlere bakıyor, henüz alışverişimiz bitmedi" demek istemedim. Ortamın müsaitliğinden mi ya da kasiyer kardeşimin güler yüzlülüğünden mi etkilendim bilmiyorum ama genç kardeşimin yüzüne bakarak ve biraz da şaka yollu "Bir bekleyenin varmış gibi görünme boşuna..." dedim.
...
Dudaklarındaki tebessüm, benim kurduğum bu cümle karşısında açık bir gülümsemeye döndü. Sözümün devamını bekliyordu. Ben, "Sen şimdi benim sana söylediğim bu cümlenin, alelade bir cümle olduğunu düşünüyorsun, değil mi?" dedim ve "Bu cümle, aslında güzel bir şiirin giriş cümlesidir" diye de devam ettim.
...
O anda yüzündeki sıcak gülümseme daha da arttı ve bana hiç beklemediğim şu mısralarla karşılık verdi "Ne hasta bekler sabahı ne taze ölüyü mezar, Ne de şeytan bir günahı seni beklediğim kadar" (Bu, üstad Necip Fazıl'ın en bilindik şiirlerinden biriydi. Bir anda çok sevindim.) "Vaay" dedim "Kardeşime bak. Şiir seviyor musun?" "Evet abi" dedi (Sohbet bırakılacak gibi değildi) "Kimleri okuyorsun?" diye sordum "Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu, İsmet Özel favorilerim arasında" dedi. Bende bu durum üzerine "O hâlde müsaaden olursa demin ki şiire devam etmek isterim" dedim. "Abi estağfirullah, memnun olurum" dedi. Ve ben tekrar başladım "Bir bekleyenin varmış gibi görünme boşuna, zaten yanında olmayan şu yol arkadaşına, ne yolun ne yolluğun var; yoldaşın da ha keza. Belli ki bu yalnızlık sana mukaddes bir ceza..."
"Abi çok güzelmiş, sen mi yazdın" dedi. Yok be oğlum" dedim. "Nerde bizde böyle şiir" (Mağaza bomboştu ve muhabbet devam ediyordu) "Abi," dedi "Ben de şiir yazıyorum..."
"Öyle mi?" dedim. "Çok güzel..." "Evet," dedi "Şiir yazıyorum. Bir tane edebiyat hocam vardı. 2-3 sene önce vefat etti. Ondan çok etkilenmiştim. Şiir merakım öyle başlamıştı" (Bu tanışma, beklemediğim bir şekilde trajediye dönmüştü) "Çok üzüldüm" dedim. "Hocamıza Allah rahmet eylesin..."
(Şiir mevzusunda aslında durum şudur; her şiir sever, birilerinden etkilenir. Bizim - Dört kardeş olarak- şiir merakımız babamızdan gelmiştir. Zira babam bizleri çocukken her sabah "Ey milleti merhume sabah oldu uyan, sana az geldi ezanlar diye ötsün mü bu çan" diyerek Mehmet Akif şiirleriyle bizleri sabah namazlarına kaldırmış bir karakterdi.)
...
Genç adam muhabbeti sürdürme niyetindeydi fakat bu arada kasaya birkaç müşteri geldi ve biz Yiğit'le çıkmak zorunda kaldık.
...
Arabaya tam binmek üzereydik ki geri döndüm. Bu anı "ölümsüzleştirmek" ihtiyacı hissetmiştim birden.
...
BİM'in camını tıklattım. Genç kardeşim hemen dışarı çıktı. Ona, "Kardeşim internette bazen yazılar yazıyorum, iznin olursa beraber bir fotoğraf çektirebilir miyiz? dedim. "Tâbi abi" dedi. "Neden olmasın"
...
Böylece beraber bir fotoğraf çekildik "Genç Şair Burhan" kardeşimle.
...
Tam tokalaşıp ayrılacağımız sırada bana "Abi, mutlaka görüşelim, arkadaşlarla Akyazı'da bir dergi çıkarmak istiyoruz" dedi. "Tamam, tamam" dedim. "Görüşelim..."
...
Ve arabaya biner binmez Yiğit'e dönüp "Bu çocukla mutlaka konuşalım" dedim. "BİM kasasında bir "Cevher" var!
...
Evet, zaman zaman hepimiz günümüz gençliğinden dert yanıyoruz. Ama şunu itiraf edeyim ki ben günümüz gençliği için hiç bir zaman kötümser olmadım. Ve hep aynı fikirde kalacağım sanırım; Gençler, gençlerimiz, ana sütü gibi candan, ana sütü gibi temiz...
Selam ve dua ile…
...
Sakarya/Akyazı
30 Eylül 2023 Cumartesi

Yorum yazarak Son Saat Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Son Saat Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Son Saat Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Son Saat Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Son Saat Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Son Saat Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Son Saat Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Son Saat Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.