Sosyal medyada ,televizyon kanallarında,gazetelerde
Boş sefer yapan otobüslerde,tramvayda,metroda metrobüste,vapurda
Meydanlardaki parklarda,sandalyeleri ters çevrilmiş restoranlarda, kafelerde
Boş sokaklarda,caddelerde, otobüs duraklarında
Alışveriş merkezlerinde, marketlerde…
Devlet kurumlarında,bankalarda,işyerlerinde , kısacası günün her saatinde hıncahınç insan görmeye alıştığımız her yerde bir korku , bir panik havası. Bindiğimiz toplu taşıma aracında veya alışveriş için gitiiğimiz bir markette ya da bulunmak zorunda olduğumuz herhangi bir yerde karşılaştığımız herkesin yüzünde bir endişe ve korku hakim. Dün karşıdan karşıya geçerken yardım etmeye çalıştığımız,otobüste,metrobüste yer verdiğimiz teyzelerimizden, amcalarımızdan vebalı gibi kaçar olduk.65 yaşın üstünde görünen herkes veya üşüttüğü için kazara hapşıran birisi ortamı germeye yetiyor da artıyor bile. Hergün okuduğumuz,dinlediğimiz veya izlediğimiz coronavirüs haberleri korkuyu içimizde büyüyen bir kartopuna dönüştürüyor. Evlerimizden dışarıya adım atmaktan büyük endişe duyuyoruz. Akraba,eş,dost, hatta çocuklarımıza bile dokunamıyoruz.
Yaşlı yakınlarımızı evlerin içinde tutmakta zorlanıyoruz.
Öyle bir korku sarmış ki içimizi bunu kendimize bile itiraf edemiyoruz. Günde beş vakit abdest almaya üşenirken şimdi günde ellibeş vakit ellerimizi yıkıyoruz.Küçücük bir canlının hiçbir ayırım yapmadan bizi dize getirdiğini görüyor ve yaşıyoruz. Bankalarda kabarık hesapları olan da ölüyor, cebinde ekmek alacak parası olmayanda. Hergün gazetelerde , televizyonlarda boy gösteren ünlüler de ölüyor, kimsenin varlığından haberi bile olmayan garibanlar da…
Coronavirüs ayırım yapmıyor,onun için hepimiz eşitiz. Önüne her geleni almak isteyen ,istediği olmayıncada kendini yerlere atan doyumsuz çocuklar gibiyiz hepimiz. Ormanlar yakılıp ağaçlar kesilirken,sokak hayvanlarına acımasızca davranılırken,petrol ve para uğruna masum insanlar katledilirken ve bir hiç uğruna birbirimize zarar verirken içimiz acımadığı,yanmadığı için bir ceza mı evlerimize tıkılıp kalmak bizlere acaba?
Hala aynı bencilliğin içinde çırpınıp duruyoruz. Marketlerde rafları boşaltıp kutu kutu kolonyaları,paket paket maske ve eldivenleri, makarnayı,yağı ,şekeri ,unu stok yapmaya çalışmamız bunu göstermiyor mu?
Kendimize gelmemiz gerektiğini niçin hala anlayabilmiş değiliz. Üzerinde yaşadığımız bu dünyada insanca, kardeşçe yaşamayı öğrenmemiz için daha hangi bela ve musibetlere düşmeyi bekleyeceğiz. Küçücük bir virüsün sahip olduğu güce bile sahip değiliz ama kendimizi “dünya’nın efendisi” yerine koyuyoruz. Bu salgın belki de bizi kendimize getirmek için bir çağrıdır. Bu çağrıya kulak verip dünyadaki yerimizi ve haddimizi bilelim. İnsanca hak ve adalet üzere yaşayalım.
Yaratılış gayemizin amacına uygun yaşayalım ki bela ve musibetler bizden uzak olsun.
MANŞET
13 gün önceSPOR
28 gün önceASAYİŞ
28 gün önceYEREL HABERLER
28 gün önceEKONOMİ
28 gün önceMAGAZİN
28 gün önceMANŞET
28 gün önceOTOMOTİV
28 gün önceMAGAZİN
28 gün önceMANŞET
28 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.