Dünyayı kasıp kavuran, herkesin hayatını baştan sona değiştiren küçücük, gözle görünmeyen bir mikropla başımız belada. Bu minicik mikrop, hepimizi evlere kapattı ve bizi içsel bir yolculuğa çıkardı. Tekrardan yaşamımızı gözden geçirmemiz gerektiğini gözler önüne serdi. Şükretmemiz gereken ne kadar da çok şey olduğunun farkına varmamızı sağladı. En büyük zenginliğimizin sağlığımız olduğunu anladık. Özgürce nefes alıp vermenin ne kadar lüks olduğunu ve her nefesin ne kadar değerli olduğunu anladık. Maskeli gezdiğimiz sokaklarda doyasıya nefes alamamanın zorluğunu anladık. Sevdiklerimize dokunmanın bile onların hayatına mal olabileceğini uzaktan sevmenin zorluğunu anladık. Doyasıya sarılamadık annemize, babamıza, çocuklarımıza…
Düğün oldu, bayram oldu şöyle doyasıya özlem gideremedik, doyasıya eğlenemedik.
Sağlığında kıymetini bilemediğimiz akrabamızın, eşimizin dostumuzun hastalığında bile yanında olamadık. Sessizce uğurladık bazılarını…
Bu kadar acının üzerine bu minicik mikrop bizi kendimizle yüzleştirdi. Ne kadar bencilce yaşadığımızı gözümüze soktu. Lüks evlerimizin aslında birer hapishaneye dönebileceğini, hayatta en kıymetli şeyin para pul değil; bir yudum nefes olduğunu anladık. Mal mülk hırsıyla gece gündüz çalışmanın, kendine, ailene zaman ayırmadan çalışmanın mantıksızlığını aniden nefessiz kalan akciğerlerimiz öğretti bize.
Empatiyi öğretti mesela. Yediğimizi içtiğimiz paylaşmak yerine ekmeğimizi paylaşmanın bizi insan yapacağını hatırlattı. Ekmeğe muhtaç olanların gözlerindeki umutsuzluğu az da olsa görme fırsatı verdi belki. Aracımızla hava attığımız sosyal medya hesapları bir süreliğine de olsa insana dair paylaşımlara yer verdi.
Dünyanın öbür tarafındaki zulme uğrayan insanların dertleri bizi de yakmaya başladı. Aç insanlar profil fotolarını süsler oldu.
Dini diyaneti hatırladık mesela. Virüsün verdiği ölüm korkusu bizi dine daha çok bağladı. Her gün okuduğumuz ayetlerin aksine yalana, dolana batan hayatlarımızı önümüze serdi. Bazen tüm çıplaklığıyla ortada olan yanlışlara bile Allah’ın ayetlerine rağmen şahsi menfaatlerimiz, düşüncelerimiz nedeniyle sessiz kaldık, zulme ortak olduk. Kör olduk komşumuzun durumunu görmezden geldik. Sağır olduk duymazdan geldik aç yatan çocukların çığlıklarını.
Her şeyi fırsata çeviren çıkar ilişkilerini güden kazancın helal mi ,haram mı olduğunu önemsemeyen insanlar olmuştuk.
Hala virüs bizi terk etmedi ve herkesi de duygusal anlamda olumlu etkilemedi. Tüm yaşananlara rağmen tek derdi para kazanmak olan bir çok fırsatçı gördük. 5 kuruşluk maskeye, kolonyaya ulaşmak bu fırsatçılar yüzünden çok zor oldu. Hala bazı insanlar, paranın nefesten değerli olduğunu, milyarlarlarca liranın bir lahza nefesi satın alamayacağını anlamıyor maalesef. Lütfen bu virüs bitene kadar biraz şu hırsınızı kamçılayın, biraz da kazanmayalım yokluk görelim biraz da açın halinden anlayalım milletimiz bu durumdayken ve sonumuzun ne olacağını bilmiyorken işin paranın telaşına düşmek yerine kendi nefsimizi terbiye edelim. İnzivaya çekilip törpüleyelim hırslarımızı. Bakış açımızı değiştirip sadece bu dünya için yaratılmadığımızı anlayalım artık. Bırakalım hırsımızı öfkemizi bir kenara.
Gelin bir milat olsun, ailemizle evimizde daha keyifli zamanlar geçirelim bundan sonra. Sıkı sıkı kenetlenelim birbirimize. Daha duyarlı olalım hayata, insana hayvana çevreye. Sadece kendimizi değil başkalarını da düşünelim. Düşünelim ki başkalarının hayatının bizim bir ihmalimizle kararabileceğini anlayalım ve tedbirli davranalım. Hem kendi sağlığımız hem de toplumun sağlığı için. Başkalarına değer verip onlara saygı duyup hem onların sağlığı hem kendi sağlığımız için maske ve mesafe kuralına lütfen dikkat edelim. Daha mutlu ve sağlıklı yıllar bizimle olsun.
DÜNYA
24 saat önceMANŞET
24 saat önceMANŞET
1 gün önceGÜNDEM
2 gün önceDÜNYA
2 gün önceDÜNYA
6 gün önceEKONOMİ
7 gün önceGÜNDEM
7 gün önceGÜNDEM
7 gün önceGÜNDEM
8 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Ne kadar güzel yazmışsınız öyle ağzınıza sağlık