• S. SELİM ŞİMŞEK
      S. SELİM ŞİMŞEK

      Eşit Vatandaşlık Söylemi: Var Olan mı, Var Edilmek İstenen Bir Problem mi?

      Yayınlanma: 18 Nisan 2025 11:52

      Son yıllarda Türkiye siyasetinde sıkça duyduğumuz kavramlardan biri de “eşit vatandaşlık” söylemi. Her seçim döneminde ya da belli politik tartışmaların alevlendiği zamanlarda bazı siyasi figürler, sanki Türkiye’de bir grup vatandaş hukuken eksik haklara sahipmiş gibi bu ifadeyi kullanıyor. Ancak burada sormamız gereken temel soru şu: Kürtler veya herhangi bir etnik grup, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak diğer yurttaşlardan farklı bir hukuki statüye mi sahip?

      Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesi son derece açık: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” Hukuki düzlemde vatandaşların birbirinden farkı yoktur. Bir Rizeli ile bir Diyarbakırlı, bir Edirneli ile bir Siirtli, bir Kayserili ile bir Mardinli aynı haklara, aynı hukuki statüye sahiptir.

      O Halde Bu Söylem Nereden Çıkıyor?… Burada birkaç ihtimal var.

      Birincisi, gerçekten eşitlik konusunda bir eksiklik olduğunu düşünenler olabilir. Eğer bu ülkede bir vatandaş, hukuken eşit olduğu halde kendisini ikinci sınıf hissediyorsa, bu bir yönetim meselesidir ve devletin bunu dikkate alması gerekir. Ama bu sorun hukuki değil, algı ile ilgilidir.

      İkincisi ve daha tehlikelisi, bazı siyasi figürlerin, olmayan bir problemi varmış gibi göstererek buradan siyasi rant elde etmeye çalışmasıdır. Türkiye’de toplumun farklı kesimlerini kimlikler üzerinden ayrıştırarak, insanlara mağduriyet psikolojisi aşılayan bir siyaset tarzı uzun yıllardır varlığını sürdürüyor. Oysa âdil bir siyaset, kimlikler üzerinden değil, fırsat eşitliği, ekonomik refah ve ortak değerler üzerinden şekillenmelidir.

      Bugün Avrupa’da ve dünyanın birçok ülkesinde “kimlik siyaseti” adı altında toplumlar ayrıştırılıyor, kutuplaştırılıyor ve bir milletin ortak değerleri zayıflatılıyor. Türkiye’nin de benzer bir tuzağa düşmemesi gerekiyor. “Eşit vatandaşlık” gibi aslında zaten mevcut olan bir hakkı, sanki yokmuş gibi lanse etmek, Türkiye’nin birliğine ve bütünlüğüne zarar verebilir.

      Bu söylemleri dile getirenlerin samimiyeti sorgulanmalıdır. Gerçekten insanların hukuki haklarını savunmak mı istiyorlar, yoksa bir bölgesel ayrışma zemini mi oluşturuyorlar? Eğer gerçekten niyetleri hak mücadelesi ise, bunun yolu ayrıştırıcı söylemler değil, ekonomik kalkınma, eğitim yatırımları ve sosyal adalet mekanizmalarının güçlendirilmesidir.

      Türkiye, kökeni, dili, mezhebi ne olursa olsun, ortak bir millet bilinci ile hareket etmek zorundadır. Gerçek eşitlik, yasalar önünde zaten vardır. Şimdi yapılması gereken, bu eşitliği ekonomik ve sosyal alanda da güçlendirecek politikalar üretmektir.

      Kimlik siyaseti üzerinden ülkeyi yönetmeye talip olanların, Türkiye’ye verecekleri tek şey kaos olur. Bu millet, bin yıldır birlikte yaşayan, omuz omuza mücadele eden insanların oluşturduğu büyük bir ailedir. Kimse bu aileyi ayrıştırmaya çalışmamalıdır.

      Yorum Yazın