Milat zaman için yeni bir başlangıçtır. Yeni hayatımızı da önce ve sonra diye ayırsak covid-19 öncesi ve sonrası şeklinde bir ayrım hiçte yersiz olmaz düşüncesindeyim. Bireysel ve toplumsal yaşamımızdaki değişimleri şöyle bir gözden geçirirsek, o dönemde hayatımıza giren alışkanlıkları geri alıp değiştiremediğimizi görürüz. Bunların başında da teknoloji kullanımının artması ile daha da bireyselleşen yaşam şekillerimiz gelmektedir. Değişen hayatlarımızda sadece teknoloji kullanımını sorumlu tutmak ve bunun içinde pandemi dönemini milat kabul etmek tabi ki çok doğru olmayabilir lakin önemli mihenk taşlarını oluşturduğu da aşikardır.
Teknolojinin günden güne hayatımızın içine girmesi, ticaretten iletişime, eğitimden finans alanlarına kadar birçok alanda hayatımıza sunduğu kolaylıkların hepimiz farkındayız ve bunlardan faydalanıyoruz. Bunlar belki de icadında hedeflenen ve istenen faydalar. Asıl kontrol edilemeyen tarafı sosyal platformların ve yapay zekanın kullanımıdır.
Pandemi sürecinde online eğitime geçilme zorunluluğu öğrencilerin sanal ortamı daha çok kullanımının önünü açmıştır. Sadece öğrenciler değil çalışanlarında büyük kısmının çalışma ortamını eve çekmesi bizi internet ortamının kullanımına itmiştir. Virüs bulaşmasına tedbiren eve kapanmalarla ev içindeki insanın sosyalleşmesi ve ihtiyaçlarını gidermesi de tamamen dönüşüm geçirmiştir.
Yaşamımızdaki zorunlu değişikliklere hazırlıksız yakalanmamız ve kontrolsüz kullanım ahlaki yapının bozulmasına, aile hayatının da zarar görmesine yol açmıştır. Aile hayatına ve ahlaki değer yapımıza zararlarının yanı sıra zihin ve ruh sağlığımıza verdiği zararlarda günden güne ortaya çıkmaktadır. Bu zararlarla beraber ruh sağlığı bozulmuş kendi ve çevresi için tehlike arz eden bireyler haline de dönüşülmektedir.
Sanal ortamların en büyük etkisinin de çocuk ve gençlerde olduğunu maalesef ki şahit olmaktayız. Her geçen gün şaşkınlıkla izlediğimiz bir nesil yetişmekte. Kendilerine sosyal medya fenomenlerini, youtuberları model alan, ifadeleri ve karakterleri bilgisayar oyunlarından alıntı, ben merkezli, sosyal ilişkilerden uzak, ahlak ve adab-ı muaşeret kurallarında bihaber bir nesil... En tuhafı da cennet beklentilerinde bile oyunları var.
En çok muhatap olanlar tarafından bile dilleri çözülemeyen bir nesil. Duygu durumlarındaki ani değişimler, kontrolsüz öfkeleri, hayatı haz odaklı yaşamaları, istedikleri olmayınca her şeyden vazgeçmeleri genel karakterleri olmuş. Her şeye kolay ulaşmış olmaları, sahip olduklarının kıymetini bilmemelerine sebep olmuştur. İçine doğdukları sanal ortamın renkli ve hızlı dünyasının onlarda yaptığı bağımlılık, dikkat eksikliğine; hazır bilgiye ulaşım, zihin tembelliğine yol açmaktadır.
İnternet ortamlarının erken yaşlarda kontrolsüz kullanımın bir çok zararı bilinmektedir. Bunların etkilerini hepimiz şahit olduğumuz herhangi bir olayla da haberdar olmuşuzdur. Durumun vehameti bizim tahmin ettiğimizden daha büyük. Özellikle bu yetişen neslin yetişkin olduğu dönemlerde sonuçları daha da belirginleşecektir. Bunları yazmaktaki amacım içinde bulunduğumuz durumun farkında olmamız ve bu duruma birey olarak her birimiz imkanlarımız dahilinde 'neler yapabiliriz' in derdinde olmaktır. En azından kendi sorumluluğumuz altındaki bu bilinçle koruyabildiğimiz kadar korumaktır.
Yorum Yazın