• NUH MEHMET DENİZ
      NUH MEHMET DENİZ

      Son Uç

      Yayınlanma: 21 Ekim 2025

      Türkiye’de son günlerde vuku bulan olaylar muz cumhuriyetinde bile olmaz.

      Olmaz dediğimiz birçok şey olmadı mı diyebilirsiniz.

      Haksız da sayılmazsınız.

      Son günlerde PKK’lıların ağızlarından köpükler saçarak naralar atması tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını derinden yaralamıştır.  Bunlar her platformdan hırlarken siyasal İslamcılar mukaddes dinimizi kullanarak yine Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kurucu kadrolarına saldırmayı görev addetmeye devam etmekteler. Keşke sadece bu ikisi olsa der gibisiniz. Haklısınız. Şimdide sosyal medyada Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin nasıl tekrar Rumlara verileceğini planlayanlar ortaya çıktı.

      Tüm bunlar havlamaya devam etsinler.

      Türkiye Cumhuriyeti yeni bir paradigma kurmak üzere.

      Bu paradigmanın kurulmasında hiçbir siyasi kimlik biz yapıyoruz diye ahkam kesmesin. 

      Çünkü onlara rağmen bu paradigma kuruluyor.

      Siz isteseniz de istemeseniz de tarih ve Tanrı size bazı misyonlar biçer. Siz uymak zorunda kalırsınız. Bu taşıdığınız kanla alakalıdır, bulunduğunuz coğrafyayla alakalıdır, komşularınızla alakalıdır.

      Her kesim şunu iyi bilsin. Türkler Kürtsüz yapabilir. Ancak Kürtler Türksüz yaşayamazlar. Tarihte yüzlerce kez yaşandı bu gerçek. Kürtçülerin şımarıklığı ve hadsizliği yüzünden binlerce Kürt ya vatan haini olarak öldü ya topraklarını terk etti. Bu sadece Türkiye’de değil, Irak’ta, İran’da, Suriye’de. Devlet otoritesinin olmadığı bölgelerde bile Türkiye Cumhuriyeti’nin himayesinde yaşamanın daha doğru olduğunu kavrayanlardan birisi Kuzey Irak Yerel Yönetimi yani Barzani’dir. Benzer bir yapı Suriye’de oluşmak üzere. ABD’nin müstemleke valisi gibi hareket eden Tom Barack istediği kadar atıp tutsun. Aslının Lübnanlı olması bölgeyi iyi biliyor olmasını sağlamadığı gibi ABD’nin Başkanı Tramp gibi bir narsistle çalışmanın korkunç sonuçlarına da hazırlanmalıdır. 

      Kimsenin beklemediği bir olay vukuu bulursa şaşırmayın.

      Lozan antlaşmasına göre Suriye Devleti’nin sınır bütünlüğü Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünde devam ettirilmekte.  Kuzey Suriye’de peyk bir otonomi oluşturulursa ne olur? Aynı Kuzey Iraktaki gibi.

      Devletler arasında çok karmaşık ilişkiler varmış gibi görünse de tamamen sonuç odaklıdır. “Aldım verdim ben seni yendim.”

      Ancak temel birkaç unsur vardır. Daha önceki yazılarımda da yazmıştım. Köpeklerin hırlama sahası dediğimiz tanımlama içerisinde Suriye’de Türkiye’den daha güçlü daha deneyimli başka bir güç yoktur. Ne İsrail ne ABD ne de Fransa. Belki Rusya ya da İngiltere derinden hareket edebilir. Yani Suriye Türkiye’nin hırlama sahasıdır. Başka hiçbir devlet bu bölgede hırlayamaz. Yine bu bölgede artık Türkiye adına hırlayacak bir militarist güce ihtiyaç varsa ki var. Bu noktada PYD ya da yeniden yapılandırılan YPG Türkiye adına kanını dökecektir. Çünkü ellerinde bulunan on binlerce teröristin bir şekilde imhasının yapılması gerekiyor. Yoksa Apo denen bebek katili, Kandilde meskûn bulunan yaşlı bunak katil sürüsü nasıl hayatta kalsın. Bunun ilk denemesi Gazze’de yapıldı. İsrail tarafından. İsrail’e eğitime giden yüzlerce PKK’lı Gazze şeridinde kayboldu gitti. Zamanında İŞİD için Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından geçerek Suriye’ye giden Peşmergelerin çoğunun dönememesi gibi.

      Zamanı geldiğinde Kuzey Suriye’de bir derebeylik kurulur. Kendi klanları içerisinde bizim istediğimiz gibi hareket ederler. Aynı Kuzey Irak’ta olduğu gibi. Bölgenin tampon ülkelere ihtiyacı olacaktır. Bu tampon bölgelerde Türk Devletine hizmet etmek zorundalar. Yok başka sahipler ararlarsa aşağıda Arap şovenleri Kürtleri yemek için hazır bekliyor. Avrupa ABD gibi güçlere tabi olurlarsa en son gelecekleri yer çakal Karlosun sonu gibi olur.

      Sonuç olarak Türkiye’de bulunan Kürt aydınlarına çok iş düşmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri ile uğraşacaklarına Türkiye Cumhuriyeti’ne sadakatle bağlanmalılar. Kurucu kadrolar ile gölge savaşı vereceklerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını anlamalılar. İttihat ve Terakkiden bu yana verilen mücadeleyi özümsemeliler. Şayet İttihat ve Terakki olmasaydı bugün ne Türk yurdu Anadolu olurdu ne konuştukları Kürtçe. Herkes ya İngilizce ya da Fransızca konuşuyor olurdu. Tercihlerine karışamayız. Israr eden olursa adlarını Coni, Tom, Mitterrand olarak değiştirebilirler. Hatta İngilizlere, Fransızlara babalık davası bile açabilirler.

      Terörsüz Türkiye için uzatılan eli sıkı sıkı tutun. Bu köprüden önceki son çıkıştır unutmayın. Türkler ya Devlet başa ya kuzgun leşe derse leş bile olamazsınız. Yazık olur.

      Yorum Yazın

      Yorumlar

      • Mevlüde yucer

        Çok değerli bir yazı Tebrik ediyorum işleri rast gelsin inşallah
      • Selcen çifter

        Kaleminize yüreginize saglik
      • Münibe akbulut

        Tebrik ederim çok güzel bir paylaşım eline emeğine sağlık