Yavuz Sokak’ta komşu kızının gelin kınası var. Her türlü zorlamaya bana mısın demeyen evlerdeki genç nüfus cemiyete katılmayı reddediyor. Sonuç; muhtar ve ihtiyar heyeti olarak, 50 yaş üstü hanımlara yol görünüyor. Bir ikisi harbi dul, çoğunluğu mecazen dullar olarak akşam birlikte gitmek için sözleşiyorlar. Özellikle bir düğün dernekte gelen davetiyelere “senin komşun, senin arkadaşın” denilerek kocası tarafından yalnız bırakılan bedbaht kadınlar...
Cemiyet sahibinin bir güzellik yaparak kiraladığı minibüs beklenirken boş durmak olmaz. Dumanı üstünde komşu haberleri, asla dedikodu sayılmaz. Sosyal medya servisi diyelim. Hiçbir detay kaçırılmadan yapılıyor. Muhabbet öyle tatlı ki, şoför beyin “Geldik hanımlar” ikazı ile araç bir iki dakikada boşaltılıyor. Kına eğlencesi açık havada, cıvıl cıvıl kuş sesleri içinde, tabiatla iç içe. Topuklu ayakkabılar az önce ıslatılmış toprakta, minik delikler bırakarak ağır ağır ilerliyor.
Gelin kızın muhteşem girişi ile alkışlar, akşamın serin sessizliğinde dalga dalga yayılıyor tüm alana. Kim kiminle geldiyse aynı masada bulunmaya dikkat ediyor. Bu bir yazısız kuraldır. Vefasızlığın hiç gereği yok, racona uymaz.
Solist kız mikrofonu aldı eline: “Benim herif pirzola, biftek, kaymaklı ekmek, ye ye ye doyamazsın. Benim kocam kıymalı börek, portakallı cheese kek, çikolata pankek, ye ye doyamazsın...” Müziğin ritmi ile dans figürleri uyumlu gençler oyun pistini doldurdu. İhtiyar heyeti, yeni duydukları bu şarkıyı alkışlarla destekleyip sözlerini derhal empati deryasına sürüklüyor. Sokağın muhtarı namzetindeki Halide Hanım:
Nam-ı diğer Güzel Dilek, sürmeli gözlerini kırpıştırarak:
Her katında başka tat, der demez bir alkış...
Diğer misafirlerin şaşkın bakışları arasında Rizeli Hatice sandalyesinde dik oturup, tatlı diliyle:
Sohbeti hoş herkesle barışık, diyor.
Meğer ne cevherler varmış. Masa bildiğin aşıklar atışmasına dönüverdi. Bir saz eksik. Şişmanladığına kendisi de inanmak istemeyen ve içine zor sığdığı pullu elbisesini düzelterek Zuhal giriyor atışmaya:
Her daim bana gıcık
Hep konuşur cıvık cıvık, manisini tam kafiyeli olarak dillendiriyor.
Gülmeye hazır ihtiyar heyeti basıyor kahkahayı. Garson kızlar Bursa’nın meşhur cevizli lokumunu limonata ile servis yaparken masadaki neşeli hatunlar aşık atışmasına mola veriyor.
Muhtar Halide, Fatma teyzeye de sordu:
Kendinden geçer gider, beni bile görmezdi.
Herkeste hüzünlü bir tebessüm oluşuyor. Aniden Aysun Hanım bir çığlık kopardı. Açık havanın azizliği, bir kuşcağız başına def-i hacetini yapmış. El birliğiyle temizlendi.
Muhtar hanım bir yönetmen edasıyla:
Sokağın ihtiyar heyeti, kocalarını yarıştırırcasına oynak melodiyi hem mırıldandılar hem de gerdan kıra kıra oynadılar. Ne kurt kaldı ne stres. Dönüşe geçtiklerinde Zekiye hanımın telefonuna eşi mesaj attı. O da diğer hanımlara nispet edercesine yüksek sesle okudu:
Seni de pek özledim. Bu da benim kocam, dedi şımarık bir eda ile...
Yorum Yazın